Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Kuzey Amerika: 2025 Ortasında Markalara Hızlı Bakış

 

VAROL KARSLIOĞLU

2025'in ilk yarısını neredeyse tamamlamak üzere olduğumuz bu dönemde ve bu yazımda Kuzey Amerika'daki otomobil pazarının bir resmini çekmek ve başlıca markaların durumuna kısaca değinmek istiyorum. Değindiğim her bir markanın başlı başına bir yazı konusunu olacağının farkındayım.
 
Trump tarifelerinin getirdiği sert türbülans ve belirsizlik ortamı halen sürüyor. Bu durumdan etkilenecek olan ve Kanada ve Meksika’da üretip yapan üç büyükler strateji belirleme ve bütçe yapmakta çok zorlanıyorlar. General Motors, Ford ve Stellantis’in, Kanada ve Meksika’daki üretimlerini kısmen veya tamamen ABD'ye aktarmak için çalışsalar da, sürekli değişikliklerden dolayı başları dönmüş durumda.
 
Öte yandan Avrupalı, Japon ve Koreli markalar da üretimlerinin daha büyük bir kısmını ABD içine kaydırarak tarifelerden kurtulma yollarını arıyorlar. 
Bir Amerikan ve Avrupa firması kimliğiyle dünyanın dördüncü büyük üreticisi olan ve son iki yılda büyük Pazar kaybı yaşayan Stellantis, nihayet yeni CEO'suna kavuştu. Stellantis, yeni CEO’sunu seçmek için, geöici CEO John Elkann’ın liderliğinde bir komite oluşturmuştu. 25 yıldır firmanın bünyesinde çalışan ve özellikle Kuzey ve Güney Amerika pazarlarını çok iyi tanıyan Antonio Filosa, Carlos Tavares’in ayrılmasını takip eden bir geçiş sürecinden sonra bu ateşten gömleği Haziran ayı içinde giyecek. Bu yılın ikinci yarısından itibaren başlayacak yeni model atağıyla birlikte Stellantis toparlanmayı hedefliyor. Öte yandan grup bünyesinde yer alan Chrysler ve Maserati markalarının geleceği pek de parlak görünmüyor.
 
General Motors (GM) Kanada'da ürettiği ve özellikle filolara uygun yeni ve elektrikli van  Brightdrop’un satışlarında istediği hedefi yakalayamadı. Fiyat açısından rakiplerinden yüksek kalan ve satılmayan araçlar Ingersoll Ontario ve Flint, Michigan’da stoklanıyor. Bu da Ingersoll fabrikasındaki birkaç yüz Kanadalı işçinin işini kaybetmesi anlamına geliyor. GM yine Kanada’daki Oshawa fabrikasındaki  Chevrolet Silverado ve GMC Sierra pikap üretimini ABD’ye kaydırma kararı aldı ve 2700 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı.
 
Ford’un, geçtiğimiz aylarda ve halen duyduğumuz, kulağa çok hoş gelen bir sloganı vardı: “İsteyene benzinli, isteyene elektrikli.” Ancak bu slogan pazarlama açısından yaratıcı olsa da, klasik otomobil üreticilerinin benzinliden elektrikli araç üretimine geçişinin ne kadar sıkıntılı, zorlu bir süreç olduğunu gizleyen bir ifade gibi görünüyor. Ford'un en çok satan, Mustang Mach E, 150-Lighning pikap gibi elektrikli araç satışlarında araç başına 50 bin dolara varan zararlar yazması geleceğe giden yolun zorluklarını özetliyor.
 
Volkswagen (VW), kendi markalarının yanısıra, Rivian ile olan ortaklığını pekiştirerek ve satın aldığı Scout markasını canlandırarak Kuzey Amerika'daki gücünü ve pazar payını artırma mücadelesi veriyor. Tabi ABD ve Kanada pazarlarının en azından şimdilik, Çinli markalara fiilen kapalı olması, VW Grubu’na çok değerli bir zaman kazandırabilir. Yeni kuşak elektrikli Volkswagen minibüs ID Buzz, Kanada ve Amerika yollarında boy göstermeye başladı. Etkileyici tasarımıyla bu araç bence geleceğe yönelik umutların bir sembolü gibi. Ancak Çin'den gelen büyük rekabetle VW’nin hem Avrupa, hem Çin, hem de üçüncü ülkelerdeki pazar kayıplarını telafi etmek için, Kuzey Amerika’daki başarıdan daha fazlası gerekiyor. 
 
Financial Times yazarlarından Gideon Rahman, köşesinde, konuştuğu bir Fransız iş insanının düşüncelerini aktarıyor: “ Almanlar otomobil satamıyor. Bu yüzden tank üretecekler.”
 
Toyota, artık tüm modelelrinde sunduğu ve her jenerasyonda biraz daha geliştirdiği hibrid modellerinin satışlarında çok memnun ve üretim talebe yetişmekte zorlanıyor. Elektrikli araçlara geçiş sürecinin gecikmesinde suçlanacak bir marka var ise, bu marka herhalde Toyota olacak.
 
Tesla ve Elon Musk aslında başlı başına bir yazı konusu. Ancak herhalde hepimizin farkında olduğu gibi, Tesla’nın patronu Musk, Trump hükümetinde aldığı önemli görevden ve kısaca DOGE diye bilinen kamu verimliliği departmanı yöneticiliğinden ayrılırken binlerce kişinin işine son verdi. Ve buna karşılık hedeflediği tasarrufun çok az bir bölümünü gerçekleştirebilmiş gibi görünüyor. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda, işten çıkardığı kişilerin mahkeme kararlarıyla işlerine dönmesi ve Musk hakkında, kamu bilgilerini özel amaçlar için kullanmaktan davalar açılması sürpriz olmayacak. Kendisine karşı olan tepkiler,Tesla için özellikle Avrupa’da yüzde ellilere varan bir satış düşüşüne yol açtı. Cybertruck ile ilgili kalite sorunları ve onlarca geri çağırma ise faturayı ağırlaştırıyor. Sonuçta Musk için siyasete girmenin bedelinin hem kendisi hem de Tesla açısından çok ağır olacağını söyleyebiliriz. Ve bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde, Trump-Musk ortaklığı yolun sonuna gelmiş görünüyordu.
 
Birkaç hafta önce Toronto'da yürürken yol kenarına park etmiş bir Tesla'nın arkasında şöyle bir slogan görmüştüm. Bu sloganla araç sahibi aslında Elon Musk'a duyulan tepkilerin sonucunda Tesla araçlarına yönelik vandalizm ve saldırılardan korunmak için bir önlem almış gibi görünüyordu: “Bu aracı aldığımızda durumu bilmiyorduk.”