Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Dönüşen Dünyada Otomotiv Tedarik Zinciri: Zorluklar ve Fırsatlar

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 17.06.2025 21:35:00

Küresel otomotiv sanayisindeki hızlı dönüşüm, tedarik zincirlerini kökten etkiliyor. Artık sadece maliyet ve kalite değil; enerji, iş gücü, sürdürülebilirlik ve jeopolitik faktörler de rekabette belirleyici rol oynuyor.

 

Melike Demirlek

Kros Otomotiv
Endirekt Satınalma Sorumlusu
 
Küresel otomotiv endüstrisi son yıllarda köklü bir dönüşümden geçerken, bu dönüşüm tedarik zincirini de doğrudan etkiliyor. Tedarikçiler için rekabet artık yalnızca fiyat ve kaliteyle sınırlı değil; aynı zamanda enerji maliyetlerinden jeopolitik risklere, iş gücü yönetiminden çevresel düzenlemelere kadar çok boyutlu bir hâle geldi. Artan maliyetler, değişen pazar dinamikleri ve sürdürülebilirlik baskısı tedarik zincirini yeniden şekillendiriyor.
 
Enerji ve Üretim Maliyetleri: Hayatta Kalma Mücadelesi
Enerji fiyatlarındaki dalgalanma, otomotiv tedarik sanayisindeki işletmelerin kârlılığını ciddi biçimde etkiliyor. Özellikle Avrupa gibi enerjiye bağımlı pazarlarda, artan elektrik ve doğalgaz maliyetleri üretim hatlarının sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Buna paralel olarak, genel üretim ve operasyonel giderlerdeki artış da tedarikçilerin fiyat rekabetini zora sokuyor. Tedarikçiler, kaçınılmaz olarak ya fiyatlarını artırmak ya da operasyonlarını kısmak zorunda kalıyor. Bu nedenle üretim hatlarını verimli kullanmak artık bir tercih değil, hayatta kalma şartı olarak karşımıza çıkıyor.
 
İş Gücü Kayıpları: Nitelikli Eleman Sıkıntısı Büyüyor
Tedarik sanayisinde makine ne kadar gelişmiş olursa olsun, o makineleri çalıştıracak, arıza anında doğru tepkiyi verecek insanlara ihtiyaç vardır. Ancak özellikle genç nüfusun sanayiye olan ilgisinin azalması, bu alanda büyük bir açık yaratıyor. Usta-çırak ilişkilerinin zayıflaması, tecrübenin aktarılmasını da zorlaştırıyor. Özellikle mavi yaka personeldeki sirkülasyonun bu denli hızlı olması, uzmanlaşmayı ortadan kaldırıyor ve üretim verimliliği ile kaliteyi doğrudan etkileyerek rekabet gücünü olumsuz yönde etkiliyor.
 
Jeopolitik Riskler: Tedarikte Belirsizlik Çağı
Bir tedarikçi için ham maddeye ulaşmak, malı sevk etmek ya da yeni bir pazara girmek artık yalnızca iş planıyla ilgili değil; aynı zamanda siyasi dengelere de bağlıdır. Siyasi gerilimler, savaşlar ve ekonomik yaptırımlar; hammadde tedarikinden lojistiğe kadar tüm zinciri etkiliyor ve tedarik zincirini en kırılgan yerinden vurabiliyor. Özellikle küresel ölçekte faaliyet gösteren tedarikçiler için farklı ülkelerle olan ticaret anlaşmaları ve gümrük prosedürleri kritik hâle geliyor. Bu nedenle firmalar yalnızca üretim değil, kriz senaryolarını da planlamak mecburiyetinde kalıyor.
 
Gündemimizin önemli konularından biri olan Çin ve ABD gibi dünya ekonomisinin %40’ını oluşturan devlerin pazarlardaki ticaret savaşları, yerli tedarikçilerin esnek ve alternatif çözümler geliştirmesini zorunlu kılıyor. Maliyetlerin artmasının yanı sıra tedarik sürelerinde uzama, konteyner krizi gibi riskler bulunuyor. Bundan en az düzeyde etkilenebilmek için çok yönlü stratejiler geliştirmek ve bunları uygulamak önem taşıyor.
 
Sürdürülebilirlik ve Emisyon: Artık Tercih Değil, Zorunluluk
Otomotiv sektörü ve tedarikçiler için emisyon ve sürdürülebilirlik, artık yalnızca çevresel bir sorumluluk olmaktan çıktı. Otomobiller, dünya genelinde karbon emisyonlarının yaklaşık %15’ini oluşturuyor ve bu durum, otomotiv üreticilerinin emisyonu azaltma zorunluluklarını beraberinde getiriyor. Tedarikçilerin, oyunun içinde kalabilmeleri ve rekabet avantajı yakalayabilmeleri için karbon ayak izlerini ölçmeleri, enerji verimliliği raporlarına sahip olmaları ve çevre yönetim sistemleri gereklerini yerine getirmeleri bekleniyor. Bu sürece uyum sağlayamayan tedarikçilerin sistem dışında kalması ise kaçınılmaz oluyor.
 
Yeni Oyuncular, Yeni Kurallar: EV Dönüşümünün Etkileri
2020 yılı itibarıyla elektrikli araçlara (EV) olan ilgi hızla artarken, bu değişim otomotiv sektöründe önemli bir kırılma noktası yarattı. Artık sektörün yönünü belirleyen ana aktörler, geleneksel içten yanmalı motor üreticileri değil; elektrikli araç üreticileri olmaya başladı. Tesla, BYD gibi markalar yalnızca sektöre yeni bir soluk getirmekle kalmayıp, aynı zamanda günden güne pazardaki hakimiyetlerini arttırarak oyunun kurallarını da yeniden yazdı.
 
2025 yılı itibarıyla bu yeni nesil üreticiler, yalnızca rekabete dâhil olmakla kalmıyor, sektördeki dinamikleri belirleyen liderler olarak öne çıkıyor. Bu dönüşüm, otomotiv tedarikçileri için hem yeni iş fırsatları hem de ciddi uyum baskıları anlamına geliyor. Yeni nesil araç teknolojilerine entegre olamayan geleneksel tedarikçilerin rekabetin dışında kalma riski artıyor. Bu nedenle esneklik ve uyum yeteneği artık tedarik sanayi için hayati önem taşıyor.
 
Sonuç: Stratejik Esneklik Olmazsa Olmaz
Otomotiv tedarik sanayi için rekabet artık çok daha karmaşık ve stratejik bir hâl aldı. Tedarikçilerin sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve esnek tedarik zinciri yönetimi gibi alanlarda kendilerini yeniden yapılandırmaları ve değişime ayak uydurmaları gerekiyor. Küresel pazarda varlıklarını sürdürebilmeleri için esnek olmak ve güncel gelişmeleri takip ederek geleceği doğru okumak, oyunun içinde kalabilmeyi sağlayacaktır..

 

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz