Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Çeşitlilik, Eşitlik, Kapsayıcılık: Gençlerin Normali, Şirketlerin Geleceği

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 9.10.2025 17:56:00

Gençler için Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık, kutulanacak bir kurum politikası değil, doğdukları dijital dünyanın olağan gerçeğidir. Şirketlerden bekledikleri, bu doğal çeşitliliği iş hayatlarında da somut olarak deneyimleyebilmektir.

 

Atakan Demir

Creatiful Kurucusu

 

Bugün iş dünyasında çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (ÇEK) neredeyse her kurumun gündeminde. Ancak şunu çok net söyleyebilirim: Gençler için ÇEK bir “politika” değil, doğduklarından beri içinde büyüdükleri hayatın olağan hali. Sosyal medyada takip ettikleri içeriklerden çevrimiçi oyunlarda kurdukları arkadaşlıklara kadar zaten farklılıklarla iç içe, doğal olarak kapsayıcı bir dünyada büyüdüler. TikTok’ta saniyeler içinde farklı kültürlerden, kimliklerden, inançlardan insanlara denk geliyorlar; Twitch’te dünyanın öbür ucundaki biriyle takım kuruyorlar. Yani, çeşitlilik onlar için “kutucuğu işaretlenmiş bir şirket politikası” değil, her gün yaşadıkları hayatın ta kendisi. Dolayısıyla iş hayatına girdiklerinde bu doğallığın aynı şekilde karşılanmasını bekliyorlar. Şirketlerin ÇEK söylemleri gençler için sadece bir söz olmamalı; zaten kendi gerçeklerinde var olan bu kapsayıcılığın kurumun günlük hayatına yansıyıp yansımadığına bakıyorlar.
 
Biz Creatiful olarak şirketlere şunu söylüyoruz: “Gençlerin normalini, kurumun normali haline getirelim.” Çünkü gençler için mesele yalnızca maaş ya da unvan değil; onlar için en kritik konu, oldukları gibi kabul edilip edilmedikleri. Yani bir şirkette kendini ifade edebiliyor mu, sesini duyurabiliyor mu, fikirleri önemseniyor mu? Eğer cevap hayırsa, bu gençler sadece işten ayrılmıyor; aynı zamanda tüketici olarak da markadan uzaklaşıyor. ÇEK’in PR amaçlı, süslü cümlelerle hazırlanmış sunumlarda kalması gençler için yeterli değil. Onlar bunun günlük iş pratiklerine nasıl yansıdığına bakıyor. “Gerçekten çeşitlilik yaşıyor muyuz?” sorusuna net bir yanıt arıyorlar. Eğer bir kurum bunu gösteremiyorsa, gençler için cazibesini hızla kaybediyor.
 
Kuşaklararası arabuluculuk tam da burada devreye giriyor. Bir tarafta yıllarca deneyim kazanmış, iş hayatının kurallarıyla büyümüş yöneticiler; diğer tarafta özgünlük, samimiyet ve bireysellikten beslenen gençler var. Bu iki dünyanın ortak bir dil bulması kolay değil. Biz Creatiful’da işte o dili kuruyoruz. ÇEK değerlerini yalnızca yönetim raporlarına yazılan bir madde olmaktan çıkarıp, şirketlerin günlük iletişim biçimlerine, işe alım süreçlerine, toplantı odalarına taşıyoruz. Çünkü gençler için ÇEK bir “kurum değeri” değil; gerçek bir atmosfer. O atmosferi hissetmediklerinde kalmıyorlar. ÇEK’i samimiyetle sahiplenen kurumlarda ise hem bağlılıkları artıyor hem de enerjilerini ortaya koymaktan çekinmiyorlar.
 
Bireysellik ve özgünlük vurgusu, gençlerin ÇEK’e en büyük katkısı aslında. Gençler “Ben farklıyım” dediklerinde bunun bir yalnızlık değil, tam tersine, kabul gördüklerinde şirketin üretkenliğini artıracak bir güç olduğunu biliyorlar. Onlar için bireysellik = değer katan farklılık. Eğer şirketler bu farklılıkları bastırmak yerine kolektif üretkenliğe kanalize edebilirse, kapsayıcı ve eşitlikçi ortamı doğal bir şekilde inşa etmiş oluyorlar. Biz Creatiful olarak kurumlara, bu dengeyi nasıl kurabileceklerini gösteriyoruz. Örneğin, bireysel özgünlüklerini ifade edebildikleri ama aynı zamanda ekip ruhunun da korunduğu projeler geliştirmelerine aracılık ediyoruz. Böylece gençler hem kendilerini var edebiliyor hem de kurumun ortak amacına katkı sunabiliyorlar.
 
Teknoloji ve yapay zeka da bu dönüşümün en güçlü kaldıraçlarından biri. Gençler için yapay zeka korkulacak değil, kullanıldığında fırsat eşitliğini büyütecek bir araç. Biz Creatiful’da yapay zeka destekli kariyer rehberlikleri, dijital analizler ve mikro anketlerle gençlerin görünmeyen potansiyellerini ortaya çıkarıyoruz. Bu, özellikle içe dönük, kendini ifade etmekte zorlanan ya da ön planda olmayan gençlerin de fark edilmesini sağlıyor. Yani, fırsat eşitliğini sadece teoride değil, somut olarak büyütüyor. “Kim daha çok bağırıyor?” değil, “Kim hangi alanda parlıyor?” sorusuna odaklanıyoruz. Bu da hem ÇEK değerlerinin hem de kurumun gerçek üretkenliğinin artmasını sağlıyor.
 
Somut sonuçlara geldiğimizde tablo çok net: ÇEK’i samimiyetle sahiplenen şirketlerde gençlerin işten ayrılma oranları düşüyor, bağlılıkları artıyor, yaratıcılıkları patlama yaşıyor. Gençler, kapsayıcılığın yalnızca LinkedIn postlarında kaldığını anladıkları şirketlerde durmuyor; ama gerçekten bunu yaşatabilen kurumlarda “bu benim yerim” diyebiliyorlar. Bir şirketi sadece iş yeri değil, değer üretebildikleri, görünür oldukları ve kendilerini gerçekleştirdikleri bir alan olarak görmeye başlıyorlar. İşte bu, sürdürülebilir geleceğin de tek yolu.
 
Sonuç olarak: Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık bir trend değil, gençler için hayatın normali. Şirketler içinse sürdürülebilir bir geleceğin olmazsa olmazı. Biz Creatiful olarak bu geleceği bugünden inşa etmelerine aracılık ediyoruz. ÇEK’i kutucuk doldurma olarak değil, gençlerin yaşam biçimiyle uyumlu bir kurum kültürü olarak yaşattığınızda, hem işveren markanız güçleniyor hem de geleceğin çalışanları sizinle çalışmayı gerçekten istiyor. 
 
 
Gençlerin getirdiği "bireysellik = değer katan farklılık" anlayışı, ÇEK'in temel taşıdır. Şirketler, bu özgünlükleri bastırmak yerine kolektif üretkenliğe kanalize edebildiği ölçüde sürdürülebilir bir kapsayıcılık kültürü inşa edebilir.
 
Yapay zeka, artık sadece bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda fırsat eşitliğini büyüten güçlü bir kaldıraç. "Kim daha çok bağırıyor?" değil, "Kim hangi alanda parlıyor?" sorusuna odaklanarak, sessiz yetenekleri keşfetmenin ve gerçek anlamda kapsayıcı olmanın yolu açılıyor.

 

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz